ABD’de telif savaşları: Bob Dylan ve Adele YouTube mağduru
Türkiye'deki radikal islamcı selefi gruplar üzerine doktora tezi yazıldı. Bu teze göre selefiler dijital medya üzerinden propaganda yapıyor. Toplam abone sayıları ise 500 binden fazla.
Türkiye’deki selefilerle ilgili yakın zamanda bir doktora tezi yayımlandı. Mevlüt Uğurlu’nun “Selefiyyeci dini kimliğin inşası ve yeni medya” başlıklı tezinde Türkiye’de Youtube üzerinden propaganda yapan selefilerin listesi yayınlandı. 16 kişinin “dijital tebliğ” yaptığını belirten Uğurlu’nun hazırladığı listede yer alan kanalların toplam abone sayısı 568 bin.
Selefilik, en köktenci İslamcı akımların başında geliyor..Pek çok kolu olan Selefilik, en yaygın olarak Suudi Arabistan’ın bir çeşit ‘resmi inancı’ olan Wahabilik’te kendini buluyor. Selefi inancı, İslamın temellerine inmeyi, Kuranın indiği zamandaki ve peygamberin yaşadığı dönemdeki gibi yaşamayı öneriyor ve bu anlamda İslamın en katı yorumlarından biri.
Selefi inancı özellikle son 60 yılda teröre de başvuran İslamcı akımların temel dayanağı oldu. Örneğin DAEŞ grubu da Selefiliğin bir versiyonunu savunuyor. Türkiye’de bu akım pek yaygın değildi ancak son 10 yılda Türkiye’de de Selefiliğin zemin bulmaya başladığı görülüyor.
Hazırlanan bu doktora tezi, bazı Selefi önderlerin kendileri sosyal medya üzerinden taraftar ve mürit bulduklarını, dini tebliğlerini de YouTube üzerinden yaptıklarını gösteriyor. Bu isimlerin bir bölümü daha önce adli takibat geçirmiş, hatta hapse girmiş isimler.
Tezde adı geçen ve Ebu Hanzala kod adını kullanan Halis Bayuncuk kısa bir süre önce cezaevinden çıkmıştı. Musa Cafer’in ise Suriye’de olduğu sanılıyor.
Mevlüt Uğurlu tezinde selefilerin örgütlenme çalışmalarını “Günümüzde Türkiye’de Selefiyyeci düşünce tebliğciler aracılığıyla taraftar toplamaya çalışmakta ve örgütlenme çabası içine girmektedir. Çeşitli illerde dernek, vakıf, STK, kitapevi gibi örgütlenmeler altında bir araya gelen Selefiyyeci gruplar düzenli sohbet halkalarıyla ve yeni medya, yayınlar aracılığıyla dini düşünce ve ideolojilerini yaymaya çalışmaktadırlar” diye anlattı.
Tezde Uğur Mumcu’nun Rabıta kitabına da atıf yapılarak Türkiye’de selefilerin ilk olarak Suudi Arabistan merkezli bu örgütle etkin olduğu anlatıldı. Rabıta’nın Türkiye’de selefiler üzerindeki etkisi şöyle anlatıldı:
“Türkiye’de Rabıta teşkilatı Selefiyyeci düşüncenin yayılmasında önemli rol oynamıştır. Örgüt cami ve okul gibi dini kurumlar kurmuş ve Selefiyyeci öğretileri destekleyen kişilere mali destek sağlamıştır. Bu destek Selefiyyeci düşüncesinin ülkedeki görünürlüğünün ve etkisinin artmasına yardımcı olmuş ve Türk toplumunda daha derin kök salmasına olanak sağlamıştır. Böylece Arap ülkelerinin Selefiyyeci düşüncenin yayılmasındaki rolü Türkiye’de de hissedilmiş ve önemli sayıda kişi bu ülkelere din eğitimi ve öğretimi almak için gitmiştir. Bu kişiler Türkiye’ye döndüklerinde yeni öğrendikleri bilgileri ve dini otoritelerini Selefiyyeci düşünceyi yaymak ve kamuoyunu ve politikasını şekillendirmek için kullanmışlardır. Bu kişilerden bazıları Türkiye’de Selefiyyeci düşünce ile ilgilenenler için ilim ve ibadet merkezleri olarak hizmet veren dini teşkilat ve kurumlar da kurmuşlardır.”